OKU
Analiz
İşletmemiz
Hemen Arayın
(216) 518 42 60
PEYGAMBERLER TARİHİ

PEYGAMBERLERİMİZ ve DİN

BİLGİLER:
İMAN: Dil teriminde, bir kimseyi, söylediği sözü tasdik edip doğrulamak, kendisine inanmak demektir. Başka bir deyişle iman, kalp ile tasdik etmek (onaylamak) demektir.

Şeriat teriminde (doğru yol, Hak din yolu, İslam hukukunda) İMAN: Yüce Allah katından gelen şeylerde, peygamberi kalp ile tasdik, dil ile söylemek(ikrar etmek).

MÜ’MİN: Allah’ı ve Allah’ın resulünü ve O’nun Allah’dan getirdiği şeyleri tasdik eden (kabul eden) kimse demektir.

KALP ÇEŞİTLERİ
1-Saf kalp; Mü’minlerin kalbi
2-Kapalı kalp; Kafirlerin (inanmayanların)
3-Tersine çevrilmiş kalp; Münafıkların (görünüşte Müslüman gerçekte müslümanlığı kabul etmemiş).
4- İki yüzlü kalp; Gerçeği tanır, sonra tanımaz inkar eder.

NÜBÜVVET: Akıl sahibi kulların, üzerlerindeki dünya ve ahiret işleri hakkında Allah ile kullar arasında yapılan yapılan aracılık(elçilik) demektir.

PEYGAMBERLİK: Allah’ın (C.C.) emriyle vazifeli olarak insanları doğru yola çağırmak.

RESUL: Cebrail A.S.mın (vahiy Meleği) Allah tarafından özel olarak indirdiği KİTAP ile VAHY etmiş olduğu, Yüce Allah’ın hükümlerini halka duyurmak, söylemek üzerine gönderdiği olgun (Kamil) insan demektir.

Her Resul Nebi’dir, fakat her Nebi Resul değildir.

NEBİ: Kendisine melek tarafından VAHY veya kalbine ilham okunan, ya da salih rüya il uyarılan zat demektir.

VAHİY: Cenab’ı Hakk’ın dilediği kuralları, gizlilikleri ve hakikatleri, peygamberlerine, ilham, kitap, melek yollarından biriyle amacını bildirmesi demektir.

TEVHİD: Allah’ın birliğini, O’ndan başka ibadet edilecek (tapacak) hiçbir MA’BUT (kendine ibadet edilen) bulunmadığına inanmak demektir. Bu da Kur’an’ı Kerim’de ve Hadis-i Şeriflerde şöyle bildirilmiştir:

KELİME’İ TEVHİD: Allah’tan başka ilah (tapacak) yoktur. (LA İLAHE İLLALLAH)
Aleyhisselatü vesselam; Dua(salat) ve selam (ayıplardan temizlenmiş) O’nun üzerine olsun. H.Muhammed ismi  duyulunca söylenmesi sünnettir. (Peygamberimizin sözüdür)


KUR’AN’DA ADI GEÇEN PEYGAMBERLERİMİZ

ADEM A.S.   
ŞİS A.S.
İDRİS  A.S.
NUH    A.S.
HUD   A.S.
SALİH A.S.
İBRAHİM A.S.
İSMAİL  A.S.
İSHAK  A.S.
LUT  A.S.
YAKUB  A S.
YUSUF  A.S.
EYYUB  A.S.
ZULKÜFL  A.S.
ŞUAYB   A.S.
MUSA  A.S.
HARUN  A.S.
HIZIR  A.S.
YU’ŞA-B.NUN  A.S.
KALİB B.YUFENNA  A.S.
HIZKIL  A.S.
İLYAS   A.S.
ELYASA  A.S.
YUNUS  A.S.
ŞEMİYEL  A.S.
DAVUT  A.S.
SÜLEYMAN  A.S.
LOKMAN  A S.
ŞA’YA  A.S.
İRMİYA  A.S.
DANYAL  A.S.
UZEYİR  A.S.
ZULKARNEYN  A.S.
ZEKERİYYA  A.S.
YAHYA   A.S.
İSA  A.S.
MUHAMED  A.S.

Saffat Suresi: 37;180-  Senin Rabbin izzet sahibi (şan şeref) Rabbin inanmayanları (onların) bütün (SANA) yakıştırdıkları (çirkin özelliklerden, iftiralardan) uzaktır, arınmıştır.
Sübhane Rabbike Rabbil izzeti amma yasifun.
37;181-ve selamün alel mürselin
Selam olsun bütün peygamberlere
37;182-ElhamdülillahiRabbil alemiyn.Alemlerin Rabbine hamd olsun.


HAZRETİ  MUHAMMED
Aleyhisselam (A.S.)  (Selam O’nun üzerine olsun).
Allahümme Salli ala seyyidina Muhammed.


HAYATI
Hazreti Muhammed ( s.a.s.), milattan sonra (Hz.İsa’nın doğumu miladın başlangıcı sayılmıştır)
570 yılında doğdu, 63 yaşında öldü.
Muhammed’in babası Abdullah, Amine ile evlendikten kısa süre sonra öldü. Muhammed babasız dünyaya geldi. Dedesi Abdullah, küçük torununu alıp Kabe’ye götürdü, ona torun verdiği için YÜCE ALLAH’a şükretti. Niçin Muhammed adını koydun diyenlere; "İnsanlar ve Allah onu övsün" diye karşılık verdi.

Havası çok sıcak olan Mekke, bebeklerin sağlıklı büyümesine uygun değildi. Bu yüzden Mekke’deki bir çok aile yeni doğan bebeklerini köylerdeki süt annelerine verirdi. O’nu Halime adındaki süt anneye verdiler.(Süt anneler böyle geçimlerini sağlıyor, para kazanıyorlardı). Süt kardeşi Şeyma da O’na alışmıştı.

MUHAMMED beş yaşına gelince baba ocağına geldi. Muhammed, biraz da Medine’de oturan dayısının yanında kalması için annesi Amine, dadısı Ümmü Eymen ile beraber Medine’ye gittiler. Bir ay sonra Mekke’ye dönerken Ebva köyünde  annesi Amine hastalandı ve öldü. Ondan sonra Muhammed’e dedesi Abdul Müttalib baktı. O da ölünce Amcası Ebu Talib, "deden seni bana emanet etti" dedi. Bunun üzerine de Muhammed amcasının boynuna sarıldı.

Genç MUHAMMED Erdemliler Topluluğu adı altında bir anlaşma yaparak, şu amaçla işe başladılar. Bu anlaşmaya göre Mekke halkının ve dışarıdan gelen yabancıların haklarını koruyacaklardı. Çünkü Mekke halkı güçlü ve zenginler tarafından sürekli eziliyor, hakları çiğneniyordu.

Dışarıdan gelen baba-kız dolaşırken, kıznı kaçıran Nübeyh adındaki adamdan, babasının Erdemliler gurubundan yardım istemesi üzerine kurtarılıp, babasına verilmesi, amaçlarına uygun işlerdendi.

MUHAMMED 25 yaşında iken 40 yaşındaki ticaretle uğraşan HATİCE ile evlendi. Ebu Talip’in evinden ayrılarak Hatice’nin evine yerleşti. Çocukları KASIM doğdu, fakat daha sütten kesilmeden öldü. Daha sonra, Zeynep, Ümmü Gülsüm, Rukiye, Fatma ve Abdullah adlı çocukları dünyaya geldi.

Hatice’nin ölümünden sonra Medine’de Mariye ile evlendi, oğlu İbrahim doğdu. O da birbuçuk yaşında öldü. Peygamberimiz, çocuklarını Fatma hariç, hepsini kendi elleriyle toprağa vermiştir. Evlatlığı ZEYD, baba ocağına dönmedi, Kabe’ye geldi. Muhammed Kabe’ye geldiğinde her kabile reisi Hacer’ül Esved’i Kabe’nin doğu tarafında, yerden birbuçuk metre yükseklikte, kapıya yakın bir yere erleştirmek istiyor, münakaşa ediyorlardı.
MUHAMMED, taşı bir yaygının üzerine koydu, her kabilenin ileri geleni yaygının ucundan tuttu, kaldırdıklarında o taşı alıp yerine yerleştirdi. Herkes memnun oldu, O’nun zekasını takdir etti. Rivayetlere göre, bu semavi bir taş olup İbrahim Aleyhisselam’a Cebrail aleyhisselam tarafından getirildi. Daha önce Ebu Kubeya dağında muhafaza ediliyordu. (HACER’ÜL ESVED (hacer;taş—esved;siyah),Siyah Taş).

ELÇİ MUHAMMED

Hz.MUHAMMED,(S.A.S.) düşünmek ve dua etmek için Mekke’ye beş km. uzaklıktaki NUR DAĞI’ndaki HIRA MAĞARASI’na giderdi.Yine böyle bir gün sabaha karşı, o güne kadar hiç görmediği bir varlık kendisine OKU! diye seselendi. "Ben okuma bilmem" dedi. İkinci ve üçüncü kez  oku dedi.

OKU! Yaratan Rabbinin adıyla  OKU!

İLK VAHİY KADİR GECESİNDE 610 YILINDA gelmiştir. Mağaradan çıkıp, eşi Hatice’nin yanına giderken "Sen Allah’ın peygamberisin (elçisisin), ben de CEBRAİL’im" (vahiy getiren melek).

VAHİY: Dinde Allah’ın Peygamberine, rüya, ilham, kitap, melekler ile dilediği kurallarına, gizliliklerini, bunların amaçlarını bildirmesi.

Hz. Muhammed, korkuyla kendini evine zor attı. Eşi Hatice’den üzerini örtmesini istedi. Hatice, tecrübeli ve bilgili olan akrabası Varaka’ya götürdü.Varaka; Senin gördüğün, Allah’ın Musa Peygambere gönderdiği
CEBRAİL adlı melektir. Keşke genç olsaydım, seni Mekke’den çıkaracakları gün yanında olsaydım.

Yeni dini  kabul edenler eşi Hatice ile amcasının oğlu Hz. Ali idi. Hz. Muhammed, Kureyşlileri bir meydanda bir çağrı ile topladı. Ben sizi kıyametle, iyilerin cennete, inanmayanların cehenneme  gideceğini duyurmak için topladım.

Ebu LEHEB (Peygamberin amcası) bir taş aldı, Peygambere fırlattı, "bunun için mi bizi buraya  topladın" diye bağırdı. Hattaboğlu Ömer de Peygamberi öldürmeye gitti. Önce eniştesinin kız kardeşinin Müslüman olduğunu öğrenince onları ödürmeğe yönelmiş, ne okuduklarını sormuş. Kur’an okuduklarını öğrenince almış okumuş, okumuş, sonra Peygamberin evine giderek önünde diz çökerek, "LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULULLAH  (Allah’tan başka tapacak ilah yoktur. Muhammed O’nun elçisidir)" dedi.

Hz.Ömer’in Müslüman oluşu insanların gücüne güç kattı. Peygambere karşı çıkan EBU CEHİL Müslüman olan YASİR ve SÜMEYYE’ yi şehit etti.
İlk şehitler onlar oldu.


MEDİNE’YE HİCRET ( GÖÇ )
İslamın Mekke dışında da yayılması karşısında,inanmayanlar, Peygamberi yok etmeye karar verdiler.
Sevgili Peygamberimiz ve can dostu Hz.Ebu Bekir herkes uyurken Medine’ye zıt yöndeki SEVR dağındaki mağaraya gelmişlerdi.Hz.ALİ’yi,Mekkelilerin kendisine teslim ettikleri emanetleri sahiplerine vermek için geride bırakmıştı. O gece inanmayanları yanıltmak için, Peygamberin yatağında yatmıştı. Peygamberimizi evinde bulamayan gözü dönmüş fedailer, her tarafta O’nu arıyordu.Sonunda bir gurup mağaranın önüne geldiler ama göremediler. Allah onları korudu.(Mağaranın girişine örümcek ağı ile kapalıydı.

MEDİNE’ye gelen peygamberimizi Medineli bütün Müslümanlar büyük sevinç ve coşku ilekarşıladılar.
Herkes Peygamber’e bize buyurun diyordu.O ise devesini serbest bıraktı, hangi evin önünde durursa orada kalacağını söyledi. Deve.Ebu Eyub’unönünde durdu.

MEDİNE VE MESCİD-NEBEVİ

Medine’nin eski adı YESRİB idi. Kabileler arasında bir birliktelik yoktu. Sevgili Peygamberimiz ilk iş olarak cami yaptırdı. Adı Mescidi Nebevi olan bu cami yalnız ibadet edilen yer değil, aynı zamanda sohbet ettikleri gerektiğinde kimsesiz ve yoksulların barındığı kutlu bir yerdi. Müslümanlar günlük hayatta karşılaştığı sorunları da burada konuşup karara bağlardı.

Camide nasıl ezan okunacağı vahiy yolu ile Peygamberimize bildirilmişti. Peyg. ezanın.Hz.BİLAL’e  öğretilmesi ve ezanı O’nun okumasını  istedi.


EZAN
Allahü ekber (4defa) (Allah en büyüktür)
Eşhedü en lailahe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur  (2 defa)
Eşhedü enne Muhammeden Resulallah (2) (tanıklık ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir)
Hayye alessalah(2defa) Haydi namaza
Hayye alel felah (2 defa)Haydi kurtuluşa,mutluluğa
Allahü ekber (2 defa)
La ilahe illallah (1 defa)Allah’tan başka ilah yoktur.

(eşhed:şahit,  salah:namaz  ekber:en büyük)

Sevgili Peygamberimiz, hicret (göç) edenler için Medine’de yeni bir yerleşim planı hazırladı. Mekke’den göç edenlere MUHACİR, Medine’de oturanlara ve onları karşılayanlara ENSAR denir. Peygamberimiz Ensar ile muhacirleri kardeş ilan etti, herkes kendisine bir kardeş seçti. Kardeşler belli olunca, muhacirler sıkıntıdan kurtulmuş, ensar ise zor durumda olanlara yardım etme mutluluğuna erişmiştir.

Peygamberimiz, mescid yapılırken yanına yatılı bir bölüm eklettirdi. Bu bölüme SUFFE denildi. Burası bir okuldu ve öğretmenleri Hz.Peygamer’imizdi. Müslümanlar Kur’an’ı O’ndan öğreniyor, diğer taraftan öğretmek için hazırlanıyorlardı.


RAMAZAN
Oruç, hicretten birbuçuk yıl sonra Müslümanlara şu ayetle farz kılındı;
BAKARA Suresi 2;183-  "Ey insanlar! Sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi, Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için size de farz kılındı".

KUR’AN ramazan ayında KADİR GECESİNDE indirildi. Hicretten iki sene sonra ZEKAT farz kılınmıştır;
BAKARA; 2,43- Namazı dosdoğru kılın, zekatı hakkıyla verin, rukü edenlerle sizde rukü edin.

2,44-İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz? Hala aklınızı başınıza almayacak mısınız?


BEDİR SAVAŞI

Mekkeli inanmayanlar inanan Müslümanlara savaş açmak için hazırlık yapıyorlardı. Peygamberimiz bu tehlikeyi engellemek için Mekkelilerin ticaret yollarını  ele geçirmek istiyordu. Kervanlar silah taşıyor, Peygamberimiz ise bunların kendilerine karşı kullanılacağını biliyordu. Savaş ihtimali yüksekti. Hazırlıklar tamamlanınca Peygamberimiz üç yüz beş arkadaşıyla birlikte BEDİR denilen yere geldi. Peygamberimiz uzaktan güçlü ordusuyla müşriklerin gelişini görünce; "Allah’ım işte Kureyş!, Onlar,kibir ve gururla geliyor, Sana karşı çıkıyor, Senin Peygamberini yalanlıyorlar. ALLAH’ım bize yardım et! Eğer şu bir avuç müslümanın yok olmasına razı olursan, sonra sana ibadet edecek kimse kalmayacak" diye dua etti.

ENFAL SURESİ;8;9- Hatırlayın ki siz Rabbinizden yardım istiyordunuz .O da "peşpeşe gelen BİN MELEK le size yardım edeceğim" diyerek duanızı kabul etti. Savaş başladı ve dört-beş saat sonra bitti. Müşriklerden EBU CEHİL dahil  yetmiş kişi ölmüştü. Yüce Allah Peygamberin duasını kabul etmiş, yardımını göndermişti.


UHUD  SAVAŞI  (Acı tecrübe oldu )

YIL 625. Bedir yenilgisini almaya gelenleri Peygamberimiz Medine dışında UHUD DAĞI’nda karşılamayı istedi ve orada karşılaştılar. Müşriklerin MEDİNE’ye bu kadar yaklaşmalarının sebebi şehiri yağmalama  düşüncesiydi. Peygamberimiz en iyi okçularını  tepeye yerleştirdi. "Oklarınızla bizi müşriklerin oklarından koruyun, asla yerinizden ayrılmayın!" dedi.
Savaş başladı, birkaç saat içinde müşrikler yenildi. Fakat dağa yerleştirilen okçuların çoğu nasıl olsa savaş bitti, savaşı kazandık diyerek yerlerini terketti. Müslümanlar iki müşrik  gurubun arasında kaldı. PEYGAMBERİ DİNLEMEMENİN BEDELİ çok ağır oldu. Hz.HAMZA dahil yetmişe yakın Müslüman şehit oldu. Cenazeler savaş meydanına gömüldü.
Suikastler her yerde denendi. Peygamberimiz islamı anlatmak için öğretmen olmak isteyen kişilerden, onların korunacağı sözünü alarak SUFF okulundan yetmiş kişiyi gönderdi. Bİ’Rİ MAUNE denilen yerde pusya düşürülerek savunma fırsatı bile bulamadan ŞEHİT oldular.
RECİ denilen yerde de suikast düzenlendi ve burada  da sekiz Müslüman şehit edildi. ZEYD de esir alındı.


(çetin sınav)    HENDEK SAVAŞI

UHUD Savaşı’ndan iki yıl sonra Mekkeli müşriklerin ON BİN kişilik orduyla yola çıktıkları haberi geldi. Peygamber hemen arkadaşlarını topladı. Savaş konusunda ne yapılması gerektiğini tartıştılar.(şura)
İRAN asıllı SELMAN; "İran’da bir tehlike anında şehrin etrafına hendek kazarız, burada da böyle yapalım" dedi. HENDEK; düşman atlılarını hücumdan caydıracak, içine düşen atın çıkamayacağı kadar derin hendek kazdılar.
Müşrikler hendeği görünce ne yapacaklarını şaşırdılar. Müşrikler saldırdılar ama İslam ordusunun güçlü savumasını geçemeyeceklerini anlayınca hiçbir şey elde edemeden geri çekildiler,
Mekke’ye doğru yola çıktılar. Müslümanlar yeni bir ZAFER kazandılar.
ŞURA: Toplanıp fikir alışverişi yapmak .Bunun önemi bu savaşta iyice belli oldu.

Sevgili Peygamberimiz, savaşı kazandıkları için çok sevinçliydi. Bu sevincinin bir sebebi de MEKKE’Yİ, KABE’Yİ ziyarete gitme kararıydı.
Peygamberimiz bin beş yüz arkadaşıyla birlikte Kabe’yi ziyaret etmek üzere yola çıktılar. Mekke yakınlarındaki HUDEYBİYE’ye geldiler, çadırlarını kurdular. Peygamberimiz elçi olarak Hz.OSMAN’ı gönderdi. Kabe’yi ziyaret edip döneceklerini bildirmesini istedi. Hz.Osman Mekkeli müşriklerin temsilcileri ile beraber geri geldi. Temsilciler, Müslümanların Mekke’e girmelerine izin vermeyeceklerini söyleyerek antlaşma önerisinde bulundular.
ANTLAŞMA'ya göre; Müslümanlar bu yıl Mekke’ye giremeyecekler, ancak bir yıl sonra Kabe’yi ziyaret edebileceklerdi.
Müslümanları asıl üzen, Antlaşmanın KUREYŞ’ten gelen biri Müslüman olup Medine’ye sığınırsa kabul edilmeyecek, buna karşılık hiçbir Müslüman da geri verilmeyecek. (Mekke’ye sığınan Müslümanlar Mekke’ye girememişlerdi, ancak yapılan bu antlaşma ile müşrikler onları resmen tanımışlardı)

Peygamberimiz Bizans  İmparatorluğuna, Habeşistan’a, İran’a ve daha birçok yerlere elçilerle davet mektubu gönderdi, fakat danışmanları istemedi,kabul etmediler.
    

MEKKE’NİN FETHİ - EVE DÖNÜŞ

Hudeybiye Antlaşmasından iki yıl sonra Peygamberimiz on bin kişilik bir orduyla Mekke’ye gitti. İstediği gibi savaş olmadan MEKKE fethedildi (alındı). Öğle namazının vakti girince Hz.BİLAL Kabe’nin  üzerine çıkarak güzel sesiyle EZAN okudu. Namazdan sonra Peygamberimiz halka seslendi;

"Ben size Yusuf Peygamberin, kendisine kötülük yapan kardeşlerini affederken söylediğini söylüyor-rum. Bu gün sizi kınamak yok. Allah sizi affetsin. O’ merhametlilerin en merhametlisidir" dedi ve GENEL AF ilan etti. Herkesi bağışladı. Ardından da Kabe’nin içinde ve dışında bulunan bütün PUTLAR ATILDI. Müslümanlar günlerce Mekke’de kaldılar, eski yurtlarına olan hasretlerini giderdiler.
                       

VEDA
Peygamberimiz HAC ibadetini yerine getirdikten sonra MEDİNE’ye döndü. 63 yaşında, 8 Haziran Pazartesi günü öldü.

Müslümanlara İKİ EMANET bıraktı;
1-ALLAH’INKİTABI KUR’AN
2-ÖRNEK OLACAK KENDİ HAYATI


ALLAH C.C. ‘IN HZ.MUHAMMEDE’E SESLENİŞLERİ :

YASİN  36.Sure
36;1-Ya sin
2-Hikmet dolu Kur’an hakkı için,
3- Sen şüphesiz peygamberlerdensin.
4- Doğru yol üzerindesin.
4- (Bu KUR’AN) çok üstün, çok güçlü (AZİZ) ve çok merhametli (RAHİM) ALLAH tarafında indirilmiştir.
36;11- Sen ancak zikre (Kur’an’a) uyan ve görmeden Rahman’dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini bir mağfiret (bağışlanma) ve güzel bir mükafatla müjdele.
36;76-(Resulüm!) (onların yalanlamaları, alay etmeleri) O halde onların sözleri sakın seni üzmesin.Hiç kuşkusuz BİZ onların gizlemekte olduklarını da açığa vurduklarını da biliyoruz.

AHZAP Suresi 33;45-  Ey Peygamber! Biz seni hakka şahit, hem bir müjdeci, hem de bir uyarıcı olarak gönderdik.
33;46- Biz seni ayrıca, Allah’ın izniyle O’nun yoluna davet eden bir davetçi ve nurlar saçan bir kandil olarak da gönderdik.
33;47-Müminlere (inananlar) Allah ‘tan kendilerine büyük bir ikramın olduğunu müjdele.
33;48-Kafirlere (inanmayanlara) ve münafıklara( iki yüzlü olan, sözünden dönen, yalan söyleyen, başkasının da düşüncelerini kötü yöne çevirmek için konuşan "fitne veren", görünüşte Müslüman olup hakikatte  inanmayan ve düşman olan) İTAAT ETME! Onların verdikleri eziyetleri bırak, ALLAH’a TEVEKKÜL ET! Allah vekil çalışmanı yap, gerisini Allah’a  bırak) Allah vekil olunca  hepsine yeter.
33;50- Ey Peygamber!Biz sana şunları helal kıldık.(sadece sana mahsus helal kıldık)
Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan  cariyeyi, amcanın, halanın, dayının, teyzenin kızlarından, seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin olan  bir kadın, kendisini (mehirsiz olarak Peygambere hibe eder, O da nikah etmek isterse,(diğer müminlere değil) sadece sana helal kıldık. Onlara eşleri ve elleri altında bulunan cariyeleri hakkında  ne farz kıldığımızı biz biliriz. Bunları sana darlık olmasın diye yaptık. Allah, çok acıyan, çok bağışlayandır.

ZUHRUF Suresi; 43;43- Sen,vahiy edilene sımsıkı sarıl. Muhakkak ki sen doğru yol üzerindesin.
43;44-Şüphesiz O Kur’an toplumun için bir şereftir.

CASİYE Suresi;45;18- Sonra seni dine dayalı bir kanunla görevli kıldık. O kanuna uy, bilmeyenlerin arzularına uyma.

FUSSULET Suresi 41;36- Eğer sana şeytandan bir ayartma gelecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, sadece O (Allah), çok iyi bilen, çok iyi işitendir.

Kalem Suresi ;68;9-Onlar (inanmayanlar) şunu arzu ettiler. Sen yaltaklanmış olsaydın, onlar da yaltaklanacaklardı (Ta’viz verseydin, bir şey verseydin, istediklerinin bir kısmını kabul etseydin)
68;10-14-  Şunların hiç birine aldırma! Çok yemin edene, değersiz olana, insanları ayıplayana, koğuculuk yapıp gezene, hayrı engelleyene, haddini aşıp insanların hakkına tecavüz edene, günahkara, bundan başka kaba, saygısıza, soysuza. Mal ve çocuklar sahibi olmuş( diye böyle yapar)

Bunlara uyan Müslümanların kurtuluşa ereceğini de müjdeledi
          


VEDA    HUTBESİ    (6 MART  632)
1-Kendisine emanet edilen bir şeyi sahibine vermelidir.
2-Cahiliye adeti olan  kan davası kaldırılmıştır.
3-Eşlerinizin sizin üzerinizde hakkı bulunduğu gibi sizin de onlar üzerinde hakkınız vardır.
4-Allah’a inananlar kardeştir. Bir kimse için kardeşinin malını haksız yere yemek helel değildir
5-İnsanla! Rabbiniz BİR, atanız BİR dir. Hepinizin atası ADEM dir.
6-İnsanların birbirine karşı üstünlüğü yoktur. Üstünlük  ancak TAKVA dadır (Takva; Bütün günahlardan kendini korumak Allah’ın sevgisini kazanmak.
(ARAFAT’ta veda hutbesini okudu 
(6 Mart 632)


KUR’AN’IN SON İNEN AYETİ

BAKARA SURESİ  2;281.ayet

Öyle bir günden sakının ki, o günde hepiniz Allah’a döndürüleceksiniz. Sonra herkes yaptıklarının karşılığını  alacak, ve onlar asla haksızlığa uğratılmayacaktır.

33. Sure:AHZAP SURESİ;56- Ayet;

Şüphesiz ALLAH (rahmeti ve nimetleriyle) ve melekleri (de  onun bağışlanması için dua ederek) peygambere salat ve selamda bulunurlar.
Ey iman edenler! Siz de O’na salavat getirin. O’na tam bir bağlılıkla selam verin (kendisine bağlılığınızı bildirin).

Allahümme salli ala seyyidina Muhammed’in ve ala ali Muhammed. Kema salleyte a’la İbrahim’e ve a’la a’li İbrahim. İnneke hamidun mecid.
(Allah’ım, Muhammed aleyhi selama’selam O’na olsun ve O’nun soyuna ve ailesine İbrahim’e dua ettiğin gibi dua et. Gerçekten SEN övülmeye layık "HAMİD" sin, azametli, şerefli, galip "MECİD"sin.)

Allahümme barik a’la  Muhammedin ve a’la a’li Muhammed.Kema barekte a’la İbrahim’e ve a’la a’li İbrahim. İnneke hamidun  mecid.
A’llah’ım! Muhammed (selam O’na ve soyuna olsun)
İbrahim Peygaöber ve soyuna mübarek kıldığın gibi, Muhammed’e de mübarek eyle. Gerçekten SEN Hamid ve Mecid’sin.
MÜBAREK: İlahi, Allah’tan gelen hayırın (iyiliğin) bulunduğu şeyler.
 


HAZRETİ ADEM  ALEYHİSSELAM

Bakara Suresi;2;30-  Bir zamanlar Rabbin meleklere "Ben yeryüzünde bir halife (Allah’tan gelen kuralları bildirecek kişi) yaratacağım demişti. "Melekler; A aaaa! Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor, şanına yaraşır kelimeleri sürekli tekrar ederek anıyoruz) ve seni takdis ediyoruz (büyük hürmet gösteriyoruz, şükür ediyoruz, her hususta noksansız olduğunu söylüyoruz).
Rabbin; "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim" dedi.
2;31-Ve ADEM’e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip "haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin" dedi.
2;32- Dediler ki; Yücesin Sen (Ya Rab!) Bizim senin bize öğrettiğinden  başka bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen bilensin (ALİYM), sen HAKİYM sin. 
(Hak ve adaletine kimseyi karıştırmadan idare edensin)
2;33- (ALLAH) "Ey Adem,onlara isimleriyle bunlara haber ver" dedi. Bu emir üzerine Adem onlara, meleklere haber verince Allah buyurdu ki; "Ben size göklerin ve yerlerin gaybını (görünmeyenlerini, sizin göremediklerinizi), sizin açıkladığınızı, içinizde gizlediğinizi de bilirim.) dememiş miydim? " dedi.
2;34- Ve o zaman meleklere ADEM’e secde edin dedik, hemen secde ettiler. Yalnız İBLİS (cinlerin büyüğü) diretti kibirine (büyüklenmeye kendini üstün görmeye) yediremedi SECDE ETMEDİ. İnkarcılardan oldu.
2;35- Dedik ki; "Ey ADEM! Sen ve eşin cennette oturun, ikinizde ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz. (haksızlık edenlerde, kendinize zarar verenlerden olursunuz)
2;36- Bunun üzerine şeytan  oradan onların ayağını kaydırdı. "Vesvese" verdi, fikirlerini istediği yönde değiştirip kabul etmelerini sağladı

A’RAF Suresi;7;20- Şeytan onlara ayıp yerlerinin görünmesi için vesvese verdi ve onlara "Rabbiniz ancak melek olmamanız veya cennette ebedi kalmamaniz için  bu ağacı yasakladı dedi".
7;21- Ben sizin iyiliğinizi istiyorum diye de yemin etti
7;25- "Onda yaşayacaksınız, onda  öleceksiniz ve onda dirileceksiniz".
7;22- Bu şekilde kandırarak ikisini de yanılttı. Ağacı tattıkları zaman, ikisinin de ayıp yerleri açılıverdi. Üzerlerini cennet yaprağı ile örtmeye başladılar. Onlara Rableri şöyle seslendi; "Ben size bu ağacı yasaklamamış mıydım? Size haberiniz olsun bu şeytan sizin apaçık düşmanınızdır  dememiş miydim?"
7;23- Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer sen bizi bağışlamazsan, bize merhamet etmezsen, şüphe yok ki hüsrana uğrayanlardan oluruz.


ALLAH’IN  HAZRETİ MUHAMMED’E SESLENİŞİ

36.Sure YASİN      
Bismillahirrahmanirrahim

36;1-  Yasin
36;2- Hikmet dolu Kur’an hakkı için
36;3- Sen şüphesiz peygamberlerdensin.
36;4- Doğru yol üzerindesin
36;5- (Bu Kur’an) çok üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.
36;11- Sen,ancak Kur’an’a ( Zikre) uyan ve görmeden RAHMAN'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini bir mağfiret (bağışlanma) ve güzel bir mükafatla müjdele.
36;30- Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber (uyarıcı) gelmeye görsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.
36; (resulüm!) Onların boş sözleri seni üzmesin. Hiç  kuşkusuz, Biz onların gizlemekte olduklarını da açığa vurduklarını da biliriz.

AHZAP Suresi;33 45- Ey Peygamber! Biz seni Hak’ka şahit, hem bir müjdeci,hem de uyarıcı olarak gönderdik
33;46- (Biz seni ayrıca ALLAH’ın izniyle, O’nun yoluna davet eden bir davetçi ve nurlar saçan bir kandil olarak (da) gönderdik
33;47- Müminlere (inananlara) Allah’tan kendilerine büyük bir ikramın olduğunu müjdele.
33;48- Kafirlere ve münafıklara itaat etme, uyma, onların verdikleri eziyetleri bırak, Allah’a tevekkül et (çalışmalarının sonucunu Allah’a bırak) Allah vekil olunca hepsine yeter.
33;50- EY Peygamber! Biz sana, sadece sana mahsus olmak üzere şunları helal kıldık.  Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah’ın ganimet olarak verdiklerini, elinin altında bulunan cariyeyi, amcanın, halanın, dayının, teyzenin kızlarından, seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin olan bir kadın (mehirsiz olarak Peygambere kendini hibe eder, peygamber de onu nikah etmek isterse, onu diğer müminlere değil SADECE SANA HELAL kıldık. Onlara, eşleri ve elleri altında bulunan cariyeler hakkında ne farz kıldığımızı BİZ biliriz. Bunları sana darlık olmasın diye yaptık. ALLAH çok bağışlayan(GAFUR) çok acıyandır (RAHİM)

ZUHRUF Suresi;43;43- SEN, vahiy edilene (ilahi bildiri) sımsıkı sarıl. Muhakkak ki sen doğru yol üzerindesin.
43;44-Şüphesiz o Kur’an, toplumun için bir şereftir. İleride ondan sorulacaksınız.

CASİYE Suresi;45;18- Sonra seni dine dayalı bir kanunla görevli kıldık, o kanuna uy, arzularına uyma!

FUSSULET Suresi;41;36- Eğer şeytandan sana bir ayartma gelecek olursa HEMEN ALLAH’A SIĞIN. Çünkü O, sadece O, çok iyi işiten (SEMİ) çok iyi bilendir (ALİYM)

KALEM Suresi;68;7- Şüphesiz Rabbin, o yolundan sapanı en iyi bilendir. Şüphesiz yine  O, doğru yola ulaşanları en iyi bilendir. 68;8- O halde o yalancıları yalancıları tanıma!
68;10-14; ŞUNLARIN HİÇ BİRİNE ALDIRMA !
Çok yemin edene
Değersiz olana
İnsanları ayıplayana
Koğuculuk yapıp gezene,
Hayr (iyiliği) engelleyene
İnsanların hakkına tecavüz edene (zorla alana),
Günahkara,(bundan başka)
Kaba,saygısıza,
Soysuza, (mal ve çocuklar sahibi olmuş diye böyle davranır.)



HAZRETİ ŞİS A.S

Adem A.S. mın çocuğudur, 912 yıl yaşamıştır. Hz.ŞİS, Allah’ı  güzel isimleri ile anmaktan (takdis) ve Allah’a yaraşmayan sözlerden temizlemekten (tenzih etmekten) Allah’ı her türlü noksan sıfatlardan uzak tutar, bunu kavmine de yapmalarına söylerdi. Bunun için ŞİS, oğulları ve kadınları arasında ne düşmanlık, ne de kıskançlık olur, ne kin güderler, ne  suçlama yapılır, ne yalan söylenir, ne de boş yere yemin edilirdi.

ŞİS A.S. ölünceye kadar Mekke’de kaldı, HAC ve UMRE yaptı.


İDRİS  A.S.   
165 yıl yaşadı. 
İDRİS A.S. Adem’den sonra kalemle ilk yazı yazmış, ilk kez iğne ile dikiş dikmiş, bütün ilimler kendisine öğretilmişti.


NUH     PEYGAMBER   A.S.

NUH  Suresi;71;1- Haberiniz olsun ki BİZ, NUH’u halkına, kendilerine acı veren bir azap gelmeden önce "Halkını uyar!" diye gönderdik.
71;2- Şöyle dedi:"Ey benim halkım! Haberiniz olsun ben size (gönderilmiş) apaçık bir uyarıcıyım".
71;3- Şöyle ki;Allah’a kulluk edin. Ona (karşı gelmekten)  korunun, bana itaat edin.
71;5- NUH, Ey Rabbim! dedi. Ben halkımı gece gündüz (Senin yoluna) davet ettim.
71;6- Fakat benim davetim sadece onların uzaklaşmasını artırdı.
7;21- Büyük bir hileye giriştiler. Sakın ilahlarınızı (putlarınızı) bırakmayın. Ved, Suva, Yegüs,Yeüg ve Nesr’i bırakmayın!
71;26- Nuh, sözüne devamla şöyle dedi; "Ey Rabbim! Sen yeryüzünde hiçbir kafir bırakma!".
71;27- Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını yoldan çıkarıyorlar, nankör (iyilik bilmez) günahkarlardan başkasını da doğurmuyorlar.
71;28- Ey Rabbim! Bana, babama, anama mümin kadınlara ve erkeklere mağfiret buyur (bağışla) Zalimlerin de sadece helakını artır.


KAMER Suresi;54;10- NUH’UN DUASI;
"Ben yenildim, onları helak ederek(yok ederek) bana hemen yardım et."
54;11- Bunun üzerine, şakır şakır yağan bir su ile göğün kapılarını açtık.
54;12- Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık (her iki su belirlenen bir şekilde biraraya geldi.
54;13- Biz onu perçinleri olan bir gemiye bindirdik.
54;14- O gemi BİZİM gözetimimizde  nankörlük edilen zata (NUH’A) bir ödül olarak giderdi.


SAFFAT Suresi:37;76- Biz onu ve ailesini büyük  sıkıntıdan kurtardık
37;77-Soyunu da kalıcı kıldık.
37;78- Sonradan gelenler içinde ONA iyi bir nam bıraktık.
37;79- Bütün alemlerde NUH’A SELAM OLSUN.

(Bilgi: Yüce ALLAH NUH A.S. kavmini, zulme devam ederken ansızın TUFAN sularında boğdu)


HUD Suresi 11:40- Nihayet emrimiz geldiğinde ve tandır kaynadığında şöyle dedik; Geminin içine herbirinden, ikişer çift, kötülüğünde, aleyhinde karar verenlerin dışında aileni ve iman edenleri bindir. Onunla beraber çok az kişi iman etmişti.
11;41- (Nuh şöyle dedi;) Ona binin, onun gitmesi ve durması Allah’ın adıyladır. Şüphesiz Rabbin, çok acıyan, çok bağışlayandır.
11;42- Gemi içindekilerle birlikte, dağlar gibi dalgalar içinde akıp gidiyordu. NUH, ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna şöyle seslendi; "Ey oğlum, gel bizimle beraber bin, kafirlerden olma!" dedi.
11;43- OĞLU;"Ben beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım" dedi. Babası; "Bugün Allah’ın emrinden O’nun merhamet ettiği dışında, kurtulacak kimse yoktur" dedi. Derken aralarına dalga giriverdi, oğlu da boğulanlardan oldu.
11;44- Şöyle denildi; "Ey toprak suyunu yut! Ey gökyüzü açıl! Su çekildi, iş bitirildi. O zalim topluluğa "DEFOLUN!" denilmişti.
11;48; Şöyle denildi; Ey NUH!  Bizden bir esenlikle, sana ve seninle birlikte olan topluluklara bereketlerle gemiden in. Başka topuılukları da (nimetlerimizden) faydalandıracağız. Sonra onlara acı veren bir azap dokunacak.


NUH PEYGAMBERİN OĞULLARINA TAVSİYELERİ
 
  1. İbadete devam edin
  2. Kalbinizde zerre kadar (zerr; karınca yumurtası,.zerre;en ufak parça. Atom) Allah’a eş koşmak(şirk) bulunmasın.
  3. Kalbinizde kibir (büyüklük) bulunmasın
  4. Allah’ın rahmetinden (iyiliğinden) ümidini kesme.
  5. Emir olarak, La ilhe illallah (kelime’i tevhid; Allah’tan başka tapacak ilah yoktur)
  6. Sübhanallahi ve bi hamdihi de Çünkü bunlar her şeyin duasıdır. Halk bunlarla rızıklanır.
  7. Hz.NUH, bir şey yediği, içtiği, giydiği, bir şeye bindiği zaman ELHAMDÜLİLLAH derdi.
  8. Elhamdülillah’ın kısaca anlamı yani meali; Her ne kadar övgü ve şükür varsa, ezelden ebede, geçmişten geleceğe, kimden kime olursa olsun, hepsi Allah’a mahsustur. İman, şükür, övmek memnuniyet ifade eden bir ayettir.
BİLGİ;
İnsanın birinci atası ADEM A.S.  
İkinci Atası: NUH A.S.(Peygamberler tarihi -  M.Asım Köksal)
                    
HUD PEYGAMBER  A.S.

Aleyhisselam (Selam O’nun üzerine olsun)

A’raf Suresi;7;65- AD’e de kardeşleri HUD’u gönderdik. Vardı şöyle dedi; "Ey halkım! Allah’a kulluk edin. Ondan başka ilahınız yoktur. Siz hala O’nun azabından sakınmayacak mısınız?"
7;66- Halkından inkara dalanlarından ileri gelenleri "Şüphesiz  biz seni çılgınlık içinde görüyoruz ve biz  kesinlikle senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz!"    
7;67- O, cevap olarak "Ey halkım! Bende bir çıgınlık yok. Ancak ben  alemlerin Rabbinin Bir elçisiyim" dedi.

KAMER Suresi;54;18- AD  de yalanladı. (Birbak, nasılmış azabım ve uyarılarım)
54;19- Biz onların üzerine uğursuzluğu sürekli olan bir günde soğuk bir rüzgar gönderdik.
54;20- O (rüzgar) onları  kökünden devrilen hurma kütükleri gibi yoluyordu.
54;21- Bir bak nasılmış azabım ve uyarılarım.


SALİH  A.S. 

HUD Suresi;11;61- Semud Kavmine de, HUD’un kardeşlerinden  SALİH’i gönderdik. "Ey halkım! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka bir ilahınız yok. O, sizi topraktan yarattı. Orada size yaşama imkanı ve gücü verdi. O’ndan bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz benim RABBİM yakındır, duayı kabul edendir.

ŞUARA Suresi;26;153-154- "Sen gerçekten büyülenmişlerdensin! Sen bizim gibi insandan başka nesin ki! Haydi sözünde doğru olanlardan isen bir mucize getir!’ dediler.

TAHA Suresi;26;155- (Onlara şöyle dedi) "İşte bu mucize deve! Su içme hakkı bir gün onun, bir gün de sizin. Sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa büyük günün azabı sizi yok eder.
26;157- Derken onu kestiler, sonra pişman oldular.
(yok oldular)


HAZRETİ İBRAHİM ALEYHİSSELAM

İbrahim’in babası, Azer (Tarah), Kral Nemrut’un bakıcısıydı. Nemrut ise Kabil’den sonra ilk ateşe tapan kişi idi.
Harran’ı kuran İbrahim A.S. kardeşi Harran olduğu için oraya Harran adı verilmiştir.

EN’AM Suresi;74- Vaktiyle İbrahim (A.S.) babası Azer’e "Putları kendine tanrılar mı ediniyorsun?Şüphesiz ben seni ve halkını bir sapıklık içinde görüyorum"  demişti.
6;75- (En’am) Bu şekilde İbrahim’e göklerin ve yerin egemenliğini gösteriyorduk. Bunu kesin bilgi sahibi olsun  diye (yapıyorduk).
6;76- Üzerine karanlık basıp gece olunca, İbrahim bir yıldız gördü. Bu benim Rabbim dedi. Yalnız,yıldız batıverince "Ben böyle batanları sevmem" dedi.
6;77- Bu kez ayı doğarken gördüğü zaman "bu benim Rabbim!" dedi. O da batıp gidince "yemin olsun ki eğer Rabbim beni doğru yola ulaştırmasaydı,"elbette şu şaşkın topluluktan biri olacaktım" dedi.
6;78- Güneşi doğarken görünce "Benim Rabbim bu, hepsinden daha büyük!" dedi. O da batıp gidince "Ey halkım! Haberiniz olsun, ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım" dedi.
6;79- Ben her dinden vaz geçerek, sadece HAKKA eğilerek, yüzümü gökleri veri yaratan ALLAH’a döndürdüm. Ben Allah’a eş koşanlarda (müşrriklerden ) değilim.
6;80- Toplumu O’nunla tartışmaya girişti.
(İbrahim) "Benimle  Allah hakkında mı tartışıyorsunuz? Oysa O, bana hakikati doğrudan doğruya gösterdi. Ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden, hiçbir zaman korkmam. Rabbim dilemedikçe  onlar bana hiçbirşey yapamaz. Rabbim, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Artık düşünmez misiniz?" dedi.
26;71- Onlar, "bir takım putlara taparız, onlar sayesinde toplanırız" dediler.

26;72 -73-(Şu’ara Suresi) Onlara dua ettiğinizde, sizi işitirler mi? Size fayda veya zarar verirlermi?
26;74- Yok biz atalarımızı böyle yaparken bulduk.

21;54- (Enbiya suresi) Yemin olsun ki siz ve babalarınız apaçık bir sapıklık içindesiniz.
21;55- (Enbiya S.) "Ciddi mi söylüyorsun? Yoksa sen şakacılardan mısın?" dediler.
21;56- Doğrusu sizin Rabbiniz Göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları yaratmıştır. Ben buna tanıklık edenlerdenim.

Enbiya;21;57- Allah’a yemin olsun ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra, muhakkak putlarınıza bir hile yapacağım.
21;58- Onları, parça parça etti, sadece kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü bıraktı.
21;59- "Bunu bizim ilahlarımıza kim yaptı?  Şüphesiz o zalimlerden biridir" dediler.
21;60- "Bunları diline dolayan İbrahim  denilen bir genç duyduk!" dediler.
21;61- "Onu insanların gözleri önüne getirin, belki  onun bunu yaptığına şahitlik ederler" dediler.
21;62- "Ey İbrahim bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?"
21;63- "Hayır,onu belki şu büyükleri yapmıştır".
21;64- Bunun üzerine vicdanlarına döndüler, ve "doğrusu siz haksızsınız" dediler.
21;67- İbrahim:"Yuh size ve ALLAH’ı bırakıp ta taptıklarınıza! Hala akıllanmayacakmısınız?" dedi.
21;68- Siz bunu yakın da, ilahlarınızın öcünü alın. Bir iş yapacaksanız (bunu yapın) dediler.
21;69- BİZ, "Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve zararsız ol (senin yakıcılığından) kurtulsun" dedik.
21;70- Ona bir hile yapmak istediler. Biz, tuttuk,onları en rezil duruma düşürdük.
21;71- Onu ve Lut’u içinde alemlere bereketler verdiğimiz bir yere götürüp kurtardık.
21;72- O’na İSHAK’ı verdik, bir de fazladan YAKUB’u verdik (bahşettik). Onların her birini, salih insanlar yaptık. (Salih: İşe yarar, itikatli, dindar, dini emirlere uyan, faziletli (ilim, meziyet, yetenek, iman ,dini ve ahlaki vazifelere uyma yönünden yüksek derece)
21;73- Onların hepsini, emrimiz doğrultusunda yol gösteren önderler yaptık. Onlara hayırlı (işe yarar) iş-ler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahiy ettik,(bildirdik.)

MERYEM Suresi; 19;42- Kitapta İbrahim’i de an.Çünkü O, özü, sözü doğru olan bir peygamberdi.

HZ. İBRAHİM’E VERİLEN 10 SAYFA
Ramazanın ilk gecesinde indirilmiştir. (Taberi Ahmet bin Hambeli; Peygamberler Tarihi kitabı, M.Asım Köksal)

Hz.İBRAHİM, Hz.Sare, yanlarında  Hz.Hacer olduğu halde (eşleri) MISIR’dan ayrıldılar.


Hz.İSMAİL İLE   Hz. HACER’in MEKKE HAYATI

AL-İ-İMRAN Suresi;3;96- Şüphesiz insanlar için kurulan ilk MABET, Mekke’deki, çok mübarek ve bütün alemlere hidayet’ doğru yol) kaynağı olan BEYT(EV), KABE’ dir. Orada İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren, güvene erer. Kabe’ye yol bulanların BEYT’i HAC etmesi "ziyaret etmesi" ALLAH’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar ederse, şüphesiz Allah, bütün alemlerden müstağnidir (kimseye muhtaç değil,herkes O’na muhtaç).

KURBAN HADİSE sinin Kur’an’ı Kerim’de Açıklanması

SAFFAT Suresi;37;100- "Ey Rabbim! Bana salih olanlardan bir oğul ihsan et."
37;101- Biz ona uslu bir çocuk müjdeledik.
37;102- Artık o oğul, İbrahim’in yanında koşma çağına gelince "Ey yavrum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Bak artık ne düşünürsün?" dedi. (Oğlu) "Ey babacığım, ne emrolunuyorsan yap! Beni inşallah sabredenlerden bulacaksın" dedi.

37;103- İkisi de Allah’a (gönülde) boyun eğdiklerinde,Onu şakağı üzerine yıktı.
37;104-105- Ona şöyle seslendik. "Ey İBRAHİM! Gerçekten rüyayı doğrulayıp, onayladın."
Biz iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
37;106- Şüphesiz bu açık ve kesin bir imtihandı.
37;107- O'na büyük bir kurbanlık fidye
37;108- Sonradan gelenler içinde  ona iyi bir nam bıraktık.
37;109- SELAM OLSUN İBRAHİM’ e.
37;110- Biz iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.
37;111- Çünkü o bizim mümin (inanan) kullarımızdandı.

NİSA Suresi 4;125- İyilik yaparak KENDİSİNİ ALLAH’A TESLİM EDEN VE İBRAHİM’İN DİNİNE DOSDOĞRU TABİ  OLAN KİMSEDEN,DİN BAKIMINDAN DAHA İYİ KİM OLABİLİR? ALLAH İBRAHİM’İ DOST EDİNMİŞTİ.

ŞU’ARA Suresi 26;84- İBRAHM’İN DUASI: Bana sonrakiler arasında, güzelce anılmayı nasip et.

AL-İ İMRAN 3;65- Ey kitap ehli (kitap sahipleri) İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat’ta, İncil de ondan sonra indirilmiştir.
26;84- İşte siz böylesiniz. Haydi bilginiz olan bir şey hakkında tartıştınız, ya hiçbir bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz?Allah bilir, siz bilmezsiniz.
26;67- İbrahim ne Yahudi ne hıristiyandı.Allah’ı bir tanıyan bir Müslümandı, müşriklerden de değildi.
    


KABE HAKKINDA AÇIKLAMA

BAKARA;2;124- Şunu da  unutmayın ki, bir zamanlar İbrahim’i Rabbi bir takım kelimelerle imtihan etti. O onları sona erdirince, Rabbi ona "Ben seni bütün insanlara imam yapacağım"  buyurdu. İbrahim; "züriyyetimden de (soyumdan, neslimden, kuşağımdan) yap!" dedi. Rabbi ona "zalimler benim ahdime nail olamaz!" buyurdu.
2;125- Biz ta o zaman bu beyti (evi), insanlar için bir sevap kazanma  ve bir güven yeri kıldık. Biz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namazğah edinin. Ayrıca İbrahim’e ve İsmail’e şöyle ahid verdik. "Beytimi hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rüku edenler için tertemiz tutun!"
2;126- Ve o vakit İbrahim, "Ey Rabbim! Burasını güvenli bir belde yap. Buranın halkından, içlerinde Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri, çeşitli meyvelerle rızıklandır" diye yalvardı. Allah buyurdu ki; "küfredeni dahi rızıklandırır da, hayattan biraz nasip aldırırım, sonra da onu ateş azabına uğratırım ki, orası ne yaman bir duraktır".
2;127- Ve ne vakit ki İbrahim Beytin temellerini yükseltmeye başladı, İsmail ile birlikte şöyle dua ettiler: "Ey Rabbimi, bizden kabul buyur, hiç şüphesiz işiten sensin (semi) bilen (aliym) sensin.
2;130- İbrahim’in milletinden, kendine kıyan beyinsizden başka kim yüz çevirir? Hakikat Biz onu dünyada, seçkin birisi yaptık, hiç şüphesiz O, ahirette de iyilerden biridir.
2;131- Rabbi ona "İSLAM OL!" emrini verince O,"BEN ALEMLERİN RABBİ’NE TESLİM OLDUM" dedi.


Bilgi: ZEM ZEM: Çok mübarek (İlahi, yani Allah’tan gelen) bir su. Kabe-i Mükerrem (hürmet edilmiş ikram olunmuş) evin yanındaki bir kuyu. Süryanicede; zem: DUR,GİTME anlamındadır.

Vaktiyle Hacer Oğlu İSMAİL A.S. çocukken  susuz beldede ayağının altından su çıktığını görünce  ve çok çok akması üzerine, suyun azlması, kaybolması korkusu ile  zem, zem! (dur,dur!) demesiyle su akıp gitmemiş, kuyuda birikmiş. Bundan dolayı kuyunun  adı AB-I ZEMZEM  olmuş. (AB:SU) zemzem suyu.

BELDE -İ HARAM; Kafir ve müşriklerin girmesi yasak olan ve canlı yaratılmışların öldürülmesi yasaklanan mukaddes (noksan ve kusurdan uzak, temiz ve pak (mübarek; İlahi  iyiliklerin bulunduğu şey) KABE ve civarı.


İSMAİL ALEYHİSSELAMIN PEYGAMBERLİĞİ VE BAZI FAZİLETLERİ

İsmail A.S. Babası İbrahim A.S. ölünce, Kabe’de kaldı,hizmetlerine devam etti.
İlk olarak Kabe’ye örtü örttü.
Yüce Allah İsmail’e peygamberlik verdi. Elli yıl onları İslamiyete davet etti.
Sabır, kararlılık (sebat) sözüne sadık özellikleri vardı.
Günahkarları Mekke Hareminden, ilk sürüp çıkarandı.
Namaz ve zekatı ev halkına ve  kavmine emrederdi.
O’na ve soyuna, gönderilen bütün peygamberlere selam olsun!


İSHAK ALEYHİSSELAM (selam O’nun üzerine olsun)

İshak A.S. Hz.İbrahim’in ikinci oğlu olup, Sare’den doğmuştur.
EN’AM Suresi ;6;84- BİZ O’na (İbrahim’e) İSHAK ile torunu YAKUB’u verdik.
SAD Sur.38;47- Çünkü onlar bizim katımızda gerçekten seçkinlerden, hayırlı kişilerdendi.
ENBİYA Suresi;21;73- Onlar bize ibadet edicilerdi.
(İshak A.S. babasının yanına gömüldü .
       


LUT A.S. ( İbrahim A.S. ma ilk iman eden )

ANKEBUT Sr.;29;26- Allah yolunda hicret eden, ibadet eden, cömert, sabırlı, alçak gönüllü, konuksever, çiftçilik ederek emeğiyle geçinen bir zattı (kişiydi)
ŞU’ARA Sur.26;165- (Lut’un kavmi kötü davranışlarda bulunuyordu.)  İnsanlar içinde (kadınları bırakıp) erkeklere mi gidiyorsunuz?
26;166- Sizin için yarattığı eşleri bırakıyorsunuz. Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir topluluksunuz.
26:167- Ey LUT! Eğer bu söylediklerinden vazgeçmezsen yaşadığın bu yerlerden sürülenlerden olacaksın.
26;168-169-  Lut; şüphesiz ben bu yaptıklarınıza kızan ve beğenmeyenlerdenim (buğz eden). Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıklarından kurtar! Dedi.
26;170-171- Biz helak edilenlerin arasında kalan bir yaşlı kadın dışında onu ve ailesinin tümünü kurtardık.
Sonra geri kalanları yok ettik. (172) 
26;173-Onların üzerine, (dehşetli) bir yağmur yağdırdık.
Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.
     


YAKUB ALEYHİSSELAM

İshak A.S.mın oğludur.

ANKEBUT 29:27; biz ona (LUT’a) İSHAK ile YAKUB’u bahşettik.
Bakara ;2;132 bu dini İbrahim A.S. oğullarına  vasiyet etti. Yakup ta öyle yaptı."Ey oğullarım, bu dini size Allah seçti. Başka dinlerden uzak durun."yalnızca Müslüman olarak can verin" dedi.
2;133- Yoksa siz de olaya şahit mi oldunuz. Yakub'a ölüm hali geldiği zaman, oğullarına "Benden sonra neye ibadet edeceksiniz" dediği zaman oğulları: ’’Senin Allah’ına  ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın Allah’ına, tek olan Allah’a ibadet edeceğiz. Biz ancak O’na boyun eğen Müslümanlarız.’ dediler.
2;134- Onlar bir ümmetti (topluluktu), geldi,geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandıklarınız. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz
   

YUSUF SURESİ 
 
12;4- Bir zamanlar Yusuf, babasına şöyle demişti. "Babacığım, ben rüyamda on bir yıdızla, güneş ve ay gördüm."
12;5- O, şöyle dedi; "Yavrum rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insanın apaçık düşmanıdır".

12;6- Rabbin seni seçecek, sana rüyaların yorumlanmasını öğretecek. Daha önce babaların İbrahim ve İshak’a tamamladığı gibi sana ve yakub ailesine verdiği nimetini tamamlayacak. Şüphe yok ki Rabbin her şeyi bilen, işi sağlam yapan ve yaptığında bir hikmet bulunandır.
12;7- Yemin olsun ki Yusuf ve kardeşlerinde, soranlar için ibretler vardır. (ders alınacak örnekler vardır)
12;8- Bir vakit (kardeşleri); "Muhakkak YUSUF ve kardeşi, babamıza bizden daha sevgilidir. Biz ise güçlü kuvvetli bir topluluğuz. Şüphesiz babamız  açık bir yanılgıdadır." dediler.
12;9- "Yusuf’u öldürün veya bir yere atın, böylece babanızın ilgisi ve sevgisi size kalsın, daha sonra (tövbe ederek) iyi ve düzgün bir topluluk olursunuz".
12;9- İçlerinden bir söz sahibi "Yusuf’u öldürmeyin, bir kuyu dibinde bırakın, Onu kervanın biri alıp götürsün. Eğer yapacaksanız böyle bir şey yapın!" dedi.
12;15- Onu götürüp kuyunun dibine koymaya karar verdiler. "Yemin olsun ki sen onlara hiç farkında değillerken bu işlerini haber vereceksin".
12;19- Bir kervan gelmiş, sucularını göndermişlerdi. Sucu gitti kovasını saldı. "Müjde! Bu bir çocuk"dedi. Tuttular onu bir ticaret malı gibi satmak için gizlediler. Allah onların yapacaklarını biliyordu.
12;21- Mısır’dan onu satın alan, hanımına şöyle dedi; "Şuna güzel bak. Umulurki bize yararı dokunur, yahut onu çocuk ediniriz". İşte BİZ Yusuf’u böylece orada yerleştirdik. Bunu  ona olayların yorumlarını öğretelim diye yaptık.
12;22- Ergenliğe ulaştığında, BİZ ona, hikmet (iyiyi kötüden ayırma yeteneği) ve ilim verdik .BİZ, iyi ve güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz.
12;55- Kral Onunla konuştuğunda, "Sen bugün yanımızda, bir makam, mevki sahibi, güvenilir birisin" dedi.
12;56- İşte bu şekilde Yusuf’a yeryüzünde egemenlik verdik. Neresinde isterse makam tutuyordu. Biz rahmetimizi (iyiliğimizi) dilediğimize veririz. İyilik edenlerin ecrini (sevabını,karşılığını) de boşa çıkarmayız.
12;57- Ahiret ecri, iman eden ve takva yolunu (Allah’tan korkarak günah işlememe yolunu) tutanlar için, elbette daha hayırlıdır.
12;58- Yusuf’un kardeşleri çıkageldiler, yanına girdiler. Onları hemen tanıdı. Onlar ise onu tanımıyorlardı.
12;59- Onların yüklerini tamamen hazırladığında "Bana babanızdan olan kardeşinizi getirin! Görüyorsunuz ya ben ölçeği tam ölçüyorum, ben konukseverlerin en iyisiyim!" dedi.
12;60- "Eğer onu bana getirmezseniz, artık benden size bir ölçek (bile gıda ) yok".
12;69- Yusuf’un kardeşini getirdiklerinde, kardeşini yanına çekti, "haberin olsun ben senin kardeşinim, sakın yapacaklarıma üzülme" dedi.
12;70- Onlara yüklerini hazırladığında, su kabını kardeşinin yükü içine koydu. Sonra bir görevli, "Ey kervan, siz kesinlikle hırsızlık etmişsiniz!" diye bağırdı.
12;75- "Bu suçun cezası, (su kabı kimin yükünden çıkarsa onun alıkonulması, cezalandırılmasıdır),biz zalimleri böyle cezalandırırız’dedi.
12;78- Ey ulu kişi! O’nun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine içimizden birini al. Biz seni iyilik yapanlardan biri olarak görüyoruz.
12;81- "Siz babanıza dönün ve şöyle deyin; "Ey babamız, inan, oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz. Yoksa bilinmeyen, görünmeyen alemin koruyucusu değiliz".
12;84- (Babaları YAKUB) Onlardan yüzünü çevirdi ve "Ah Yusuf, ah!" dedi ve gözleri görmez oldu. Artık yutkunup duruyordu.
12;87- Ey oğullarım! Gidiniz de Yusuf ve kardeşi hakkında araştırma yapınız. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. Çünkü Allah’ın rahmetinde ancak inanmayanlar (kafirler) toplumu ümidini keser.
12;88- O’nun yanına girdiklerinde, "Ey ulu kişi! Bize ve ailemize sıkntı geldi, değersiz bir sermaye ile de geldik, sen bize tam bir ölçeği ile gıda ver. Bize biraz da yardımda bulun. Şüphesiz Allah sadaka vererek yardımda bulunanları ödüllendirir" dediler.
12;89- "Siz cahilliğinizle Yusuf’a ne yaptığınızı biliyormusunuz?" dedi.
12;90- "A aaaa sen,Yusuf musun?"dediler. "Ben YUSUF’um, bu da kardeşim. ALLAH bize ihsan (iyilik) ve ikramda bulundu. Gerçek şu ki, kim Allah’tan korkar ve sabrederse, Allah, kesinlikle iyilik edenlerin karşılığını, sevabını yok saymaz"dedi.
12;91- "Allah’a yemin olsun ki, Allah seni bize üstün kıldı. (ALINACAK DERS. KİMSEYİ KÜÇÜMSEMEYİN, ALLAH SEVMEDİĞİNİZE MUHTAÇ EDER)
12;92 – "Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir" dedi.
12;93- "Siz benim şu gömleğimi götürün, onu babamın yüzüne bırakın da gözü açısın. Sonra bütün ailenizle beraber bana gelin".
12;96- Müjdeci gelince, gömleği yüzüne bıraktı, gözleri açılıverdi. "Ben size ALLAH’ın bildirmesiyle" sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim" demedim mi?
12;99- Yusuf’un yanına girdiklerinde Yusuf, anne ve babasını kucakladı, sarıldı "Mısıra, Allah’ın izniyle, emniyette, huzur içinde girin!" dedi.
12;100- Anne-babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona selamlama secdesi yaptılar.
12;4-  BİR ZAMANLAR,YUSUF ŞÖYLE BİR RÜYA GÖRMÜŞTÜ; "Babacığım ben rüyamda on bir yıldızla, güneş ve ay gördüm. Onların bana secde ettiklerini gördüm".
12;100- Gerçekten o rüyayı Rabbim gerçekleştirdi. Rabbim bana ihsanda bulundu. Çünkü beni hapisten  çıkardı, şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden buraya getirdi. Şüphesiz Rabbin dilediğine çok lütufkardır. Gerçek şu ki O, çok bilen, işi sağlam yapan, yaptığında bir hikmet bulunandır.

(
BİLGİ;HİKMET;İlim ,adalet,yumuşaklıkla iş yapmanın birleşmesiyle hayırlı iş yapmak)
        


EYYUB ALEYHİSSELAM

Eyyub A.S. mın annesi LUT A.S. ın kızı idi. Eyyub A.S. ın dini TEVHİD (Allah’tan başka ilah yoktur) dini Hz.İBRAHİM’in dini idi. Yapmakla görevleri; Yüce Allah’ın birliğine  iman  etmelerini ve insanların aralarının düzelmesini sağlamaktı.
Eyyub A.S.insanların en yumuşak huylu ve uslusu (akıllısı), en sabırlı ve öfkelerini en çok yenen idi.

SAD Suresi-38;41- "Kulumuz Eyyub’u da hatırla! O, bir zamanlar Rabbine şöyle seslenmişti; "Şüphesiz  şeytan bana zahmet ve acı ile dokundu".
38;42- O’na şöyle dedik! İşte serin bir yıkanacak yer ve soğuk bir içecek
RİVAYET (anlatılanlar) Eyub hasta iken, Hanımı, şu hastayı  tedavi eder misin dediği adama, secde edildiğini, kişinin de ona bana sen şifa verdin denildiğini kocasına anlattı, onun da hastalığına şifa vereceğini söyleyince, EYYUB A.S.  "Sen onun şeytan olduğunu daha anlamadın mı? (İbni Asakir) O,Allah düşmanı seni dininden döndürmek istemiş. Yazıklar olsun sana! Sen onun sözüne nasıl kulak astın?! Vallahi Allah bana şifa verecek olursa, sana yüz sopa vuracağım!" dedi. (Yüce Allah Eyyub’un eşi hakkında yeminini yerine getirmesi için yumuşak, eziyetsiz yol göstermesi, kadınların şiddete uğramaması, yeminin de yerine getirilmesi)
SAD Suresi;38;44- Ona "Eline bir demet sap al (örnek yüz tane buğday sapı) onunla eşine vur.! Yemininde durmamazlık etme!" dedik. (Yüz sağlam sopa vursa ne fena olurdu. Allah acıyandır, koruyandır,böyle yapılmaz (tefsir )


ZULKİFL (Önceki adı BİŞR)

NBİYA;21;85- İsmail’i, İdris’i, Zülkifl’i de (hatırla)
Bunları  hepsi sabırlı kullardandı.
ENBİYA;21;86- Onları da rahmetimize soktuk. Çünkü onlar salih kullardandı. (Salih: İşe yarar, elverişli, uygun, iyi, haklı, itikatli, dini kurallara uyan). O’na ve bütün peygamberlere selam olsun.!
38;47- Şüphesiz onlar BİZİM katımızda  seçilmiş iyi kullardandı.
38;48- İsmail, Elyesa ve Zülkifl’i de an. Onların hepsi iyilerdendi. Ona ve bütün peygamberlere selam olsun.


ŞUAYB ALEYHİSSELAM

Şuayb A:S: nin annesi, Lut A.S. mın kızı Mikail’dir. MUSA A.S. mın da kayınpederi idi. ŞUAYB Peygamberin dili Arapça (Mes’udi) idi. YÜCE ALLAH, Şuayb Peygamberin hem kendi kavmi olan Medyen Kavmi’ne, hem de Eyke’lilere peygamber olarak gönderdi. O da onları Allah’ın emirlerini yerine getirmeye davet etti.

A’RAF Suresi;7;85- Medyen’e de kardeşleri ŞUAYB’ı gönderdik. Onlara şöyle dedi; "Ey halkım! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Rabbinizden size açık bir mucize geldi. Artık ölçüyü, tartıyı tam düzgün yapın, insanların eşyalarına haksızlık etmeyin, düzeltilip düzene koyduktan sonra, yeryüzünü bozmayın. Bana inanırsanız, bu söylediklerim size daha hayırlıdır. Medyen ve Eyke halkı, ŞUAYB A.S. yalanladıkları ve onun öğütlerini reddettikleri için azaba uğradılar.  Yüce Allah, yedi gün sıcak rüzgar (sam yeli) estirdi. Sıcaklık su kaynaklarını kuruttu. Yer sarsıntısı ve şiddetli ses ve üzerlerine yağan ateş ile yok oldular.
             

MUSA  A.S.   ve   HARUN  A.S.

Mısır’da Firavun Velid, İsrailoğullarını köle ve hizmetçi olarak çalıştırırdı. Mısır Firavunlarının üçüncüsüydü. Onlardan bir kısmını ezmek istiyor, oğullarını boğazlıyor, kadınlarını hayatta bırakıyordu.

KASSAS Suresi;28;5- BİZ ise yeryüzünde ezilenlere ihsanda (iyilikte)bulunmarı, onları önderler yapmayı istiyorduk.
28;7- O esnada Musa’nın annesine şunu vahyettik. "Onu emzir, Onun başına bir şey gelmesinden korkarsan, onu nehre bırak, korkma, üzülme. Muhakkak biz sana onu iade edeceğiz. Onu peygamberlerden biri yapacağız".
28;8- Bunun üzerine, Firavun ailesi onu bulup aldı.
28;9- Firavun’un hanımı, "Bir göz bebeği! Bana da, sana da! Onu öldürmeyin, belki bize faydası olur veya onu evlat ediniriz’dedi. Oysa onlar işin farkında değillerdi".


BİLGİ; Musa A.S. doğumunun yaklaştığı sıralarda, Firavun Velid, rüyasında, Beytül Makdis Mukaddes Ev; (Çok eskiden peygamberin yaptığı kutsal mabet, dua edilen yer. Bir adı da Mescid’i Aksa dır.) tarafından gelen bir ateşin, Mısır evlerini yakarak Kıpti evlerini harap ettiğini, İsrailoğullarının evlerine dokunmadığını gördü. Firavun rüya yorumcularını çağırdı. Onlar, İsrailoğullarından bir çocuk doğacak ki, o senin mülkünü saltanatını elinden alacaktır. Bunun üzerine Firavun her erkek çocuğun öldürülmesine karar verdi. Musa A.S.  doğacağı zaman, annesi başına geleceklerden tasalandı, Yüce Allah ona vahiyle ne yapacağını bildirdi. Onu NİL Nehrine bir sepet içinde bıraktı)

28;10- Musa A.S.mın annesinin gönlü bomboş olduğu  halde sabahladı. (BİZE) inananlardan olması konusunda kalbine bir güven yerleştirmeseydik, az daha onu açıklayacaktı.
28;11- Kızkardeşine onu takip etmesini söylemişti. O da onu uzaktan gözetledi. Onlar olan bitenin farkında değillerdi.
28;12- Daha önce onun süt annelerinin (onu emzirmelerini) engellemiştik. Bu vesileyle kardeşi (saraya gidip) "Size sizin adınıza bunun bakımını yapacak, ona iyi bakacak bir aile bulayım mı?" dedi.
28;13- Böylece onu annesine, gözü aydınlansın, üzülmesin ve Allah’ın sözünün hak olduğunu (doğru, gerçek olduğunu) bilsin diye geri verdik. Ancak,onların çoğu bilmezler.
28;14- Olgunluğa erip, dengini bulunca O’na egemenlik ve ilim verdik. BİZ, iyilik edenleri işte böyle ödüllendiririz

MUSA A.S. ŞUAYB A.S. ın kızıyla evlendi. Karısını da alarak Medyen'den ayrıdı. (kış olduğundan, üşümüşler, bir ateş yakmak, ısınmak istiyorlardı.)

TA-HA Suresi;20;10- (O,birzamanlar) bir ateş gördü ve ailesine "Durun ben bir ateş gördüm. Belki size (ateşin olduğu yerden) kor bir ateş getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum" dedi.
20;11-12- Oraya geldiğinde kendisine şöyle seslenildi; "Ey Musa! Haberin olsun, BEN evet BEN, senin RABBİNİM! Hemen ayakkabılarını çıkar! Çünkü sen  kutsal vadi TUVA’dasın".
20;13- Ben, seni seçtim, şimdi vahiy edilecek olanı dinle!
20;14- "Şüphesiz, Ben Allah’ım! Benden başka ilah yok. Onun için bana ibadet et (emirlerimi yerine getir) Beni hatırlamak için namaz kıl"
20;15- Çünkü, kıyamet vakti elbette gelecektir. Her nefis (kendi canı, ruhu,varlığı) yaptığının karşılığını görsün diye. Ben onu gizliyorum.
20;16- "Ona inanmayan, arzus
una uyan kimse, seni ondan (namaz kılmaktan) alıkoymasın. Sonra helak olursun (yok olursun).
20;17- "Ey Musa! Şu sağ elindeki ne?’’ O, benim asamdır. Ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim. Benim için  onda başka faydalar da var" dedi.
20;19- "Ey Musa! Onu (yere)bırak!" dedi.
20;20- Bıraktı,birde ne görsün, o bir yılan olmuş koşuyor.
20;21- "Tut onu korkma! Biz onu ilk şekline dönüştüreceğiz" dedi.
20;22- Diğer bir mucize olarak, elini koynuna sok, lekesiz bir şekilde bembeyaz çıksın".
20;23- Sana mucizelerimizden bazılarını gösterelim.’
20;24-